Randevu ve bilgilendirme için, haftanın her günü 09:00 - 22:00 saatleri arasında (+90312) 219 2233 numaralı sabit hattan bizi arayabilirsiniz.
Açılımı human papilloma virüs olan HPV enfeksiyonu geniş bir virüs ailesinin yol açtığı hastalıkların genel adıdır.
Virüsün 150’den fazla tipi vardır ve bunların 40 tanesi genital bölgede enfeksiyon yapmaktadır.
Özellikle tip 16 ve 18 rahim ağzı kanserlerinin yüzde 70’inin oluşumunda rol oynar. Ancak bu durum, riskli grupta HPV virüsü taşıyan her hastanın kanser olacağı şeklinde yanlış anlaşılmamalıdır. Aksine bu hastalar pap smear testi ile düzenli olarak takip edildikleri takdirde, rahim ağzında oluşan hücresel değişiklikler erkenden yakalanır ve kansere dönüşmeden tedavi edilebilir.
Düşük riskli olan grupta ise tip 6 ve 11 bulunur. Genital siğillerin %90 nın sebebidirler. Genital siğillerin kansere dönüşme olasılığı çok düşüktür. Bir hasta aynı anda birden çok tipte HPV virüsü taşıyor olabilir.
HPV virüsü temelde cinsel yolla bulaşan bir virüstür.Ancak bunun dışında cilt teması, ortak kullanılan eşyalar ve ıslak alanlardan nadiren bulaşabilmektedir.
Bir kadın ya da erkekte HPV virüsü enfeksiyonu tesbit edildiğinde, hastanın aklına gelen ilk soru hpv virüsü bana nasıl bulaştı olmaktadır. Ancak hiçbir zaman virüsün kesin olarak nasıl bulaştığını söylemek mümkün değildir. Çünkü virüsün bir özelliği de bulaştıktan sonra vücutta uzunca bir süre sessiz kalabilmesidir. Dolayısı ile kişiye bir önceki partnerinden bulaşıp, bağışıklığı güçlü olduğu sürece yıllarca hiç belirti vermemiş olması mümkündür.
Her zaman belirti vermez ve bu nedenle bir çok kişi virüsü taşıdığının farkında bile değildir.
Eğer belirti verirse, düşük riskli tiplerde bu vulvada, rahim ağzında, vajina içinde, anüs etrafında ya da kasıklarda siğil şeklinde olabilir. Siğiller ise küçük ya da büyük, düz ya da ciltten kabarık, tekli ya da gruplar halinde ve karnabahar şeklinde olabilirler.
Genellikle siğillerin tedavi edilmesi önerilir! Böylece genital bölgenin diğer kısımlarına ya da başka kişilere bulaştırma riski azalır.
Bazı düşük riskli HPV tipleri rahim ağzında hafif servikal displazi, yani hücresel değişiklikler, yapabilir, ancak bunlar kansere dönüşmezler.
Yüksek riskli HPV tipleri çeşitli genital ve otofaringeal kanserlere yol açabilirler. Genital bölgede rahim ağzı, vulva, vajina penis ve anüs kanserlerine yol açabilirler. Orofaringeal bölgede ise boğaz, bademcikler ve dilde kansere yol açabilirler. Özellikle ağız bölgesi ile cinsel kontakt sonrası oluştukları düşünülmektedir.
Kadınlarda HPV enfeksiyonunu taramak için temelde iki tür test yapılmaktadır:
Pap Smear Testi: 21-65 yaş arasındaki cinsel olarak aktif kadınlara rutin olarak yılda bir kez yapılması önerilen bir tarama testidir. Muayene sırasında bir fırça yardımı ile nazikçe rahim ağzından alınan sürüntü sitolog tarafından incelenir ve rahim ağzında oluşan hücresel değişikliklerin erken aşamada, henüz kansere dönüşmeden önce yakalanıp tedavi edilmesi amaçlanır. HPV aşısı yapılmış olsa bile Pap smear testi düzenli yapılmalıdır.
HPV Testi: Özellikle pap smear sonucu şüpheli ya da anormal olan hastalarda yine rahim ağzından bir sürüntü alınarak yapılır. Eğer sonuç pozitif gelirse, hangi HPV tipinin olduğunu anlamak için HPV tiplemesi yapılabilir. Eğer sonuç yüksek riskli HPV olarak gelirse, hastaya kolposkopi adı verilen bir inceleme önerilir.
Tedavi virüsü değil yalnızca belirtileri yok edebilir. Bu nedenle kişinin bağışıklığı düşükse, tedavi sonrası belirtiler tekrarlayabilir.
Kişinin bağışıklık sistemi güçlü ise, virüs bulaştıktan sonraki iki yıl içinde hastaların yüzde doksanında vücuttan atılır.
HPV virüsünün bulaşmasını engellemek için 12 yaşından itibaren koldan yapılabilen çeşitli hpv aşıları bulunmaktadır. Bunlar virüse karşı vücutta bağışıklık geliştirerek bulaşı engeller. Üç doz uygulandıktan sonra ömür boyu bağışıklık sağlar. Mevcut olan lezyonlar üzerinde tedavi edici etkisi yoktur.